İddia:
Müsned, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’indir. Müsned’i Ahmed b. Hanbel bitirmemiştir. Bu kesindir. İbnü’l-Cezeri, Ahmed b. Hanbelin eserini tamamlamadığını delilleriyle ispat etmiştir. İbnü’l-Cezeri, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i oğlu Abdullah’a ölümüne yakın rivayet ettiğini; onu da tam rivayet edemediğini; bir kısmını çıkarmaya kalkıp, bir kısmını çıkaramadığını demiştir.
Cevap:
Bu iddia tahrifat ve yalanlarla doludur. İddiayı maddeler halinde inceleyelim.
a) Müsned’in Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’e ait olduğunu söylemek yanlıştır. el-Müsned, Ahmed b. Hanbel’in 200-228 yıllarında meydana getirdiği eserdir.
Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i 200-228 yıllarında telif ettiği ve 241 yılında vefat ettiği göz önünde bulundurulursa, onun Müsned’i vefatından on üç yıl önce bitirdiği anlaşılır.
b) İbnü’l-Cezeri, Ahmed b. Hanbelin ecelinin yaklaştığını ve bu sebeple Müsned’i çocuklarına ve ev halkına rivayet ettiğini, eserini yeniden gözden geçirip, düzeltmelerde bulunamadan vefat ettiğini ifade eder(1).
Görüldüğü üzere İbnü'l-Cezerî'nin ifadelerinde iddia edildiği gibi "el-Müsned'i tam rivayet edemediği" ifadesi yer almamaktadır.
İmam Ahmed, eseri hakkında daimi bir tetkik ve araştırma içinde olmuştur(2). Bu yüzden de eserinden bazı hadisleri çıkarıp bazı hadisleri ilave etmesi olağandır. O halde İbnu Hanbel’in eserini gözden geçirip düzeltmelerde bulunmaya çalışması, onun eseri oğlu Abdullah’a tam rivayet edemediği sonucunu vermez.
c) Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i oğlu Abdullaha TAM şekilde rivayet ettiğine delil olarak, İbni Hanbel’in amcasının oğlu İshak b. Hanbel eş-Şeybani’nin şu ifadelerini hatırlamak gerekir: “Ahmed b. Hanbel, beni, Salih ve Abdullahı topladı ve bize Müsned’i okudu. Bizim dışımızdaki hiç kimse TAM olarak Müsned’i ondan dinlemedi...”(3)
İbnu Hanbel, iki yıl dört ay süren ağır hapis ve işkence döneminden sonra evinde beş yıl göz hapsinde tutulduğu, vefatından önceki on üç yıl boyunca iki oğlu Abdullah ile Sâlih ve yeğeni Hanbel b. İshak dışında kimseye hadis rivayet edemediği için el-Müsned’in tamamı sadece bu üç râvi tarafından rivayet edilmiştir.
İddia:
Ahmed b. Hanbel, muhalif yöneticilerin devrinde Müsned’e koyduğu zalim sultana baş kaldırmayla ilgili hadislerin hepsini, Mütevekkil halife olunca ona karşı kullanılmasın diye çıkarmıştır.
Cevap:
a) Ahmed b. Hanbel eseri hakkında daimi bir tetkik içerisinde olduğundan, bazı hadisleri çıkarması, bazılarını da sonradan ilave etmesi mümkündür.
Ahmed b. Hanbelin ölüm döşeğinde iken oğlu Abdullaha, “Bu hadisin üstünü çiz. Zira bu hadis, Hz. Peygamberden gelen hadislere aykırıdır.”(4) manasındaki ifadesi, onun bazı hadisleri sahih kabul etmediği veya başka hadislere aykırı bulduğu için çıkardığına delalet eder, Mütevekkile karşı kullanılmasın diye değil!
b) Ahmed b. Hanbel’in zalim sultanlarla ilgili hadislerin tamamını çıkardığını iddia etmek büyük bir iftiradır. Allaha isyan olacak yerde kula itaatin olmadığını, Hz. Peygamberin emirlerine uymayan sultanlara tabi olunmaması gerektiğini bildiren hadisler Müsned’de bulunmaktadır.
Ebubekir (ra)’dan rivayet edilen ve zalimlere karşı koymayanlara azap edileceğini (5), İbni Abbas (ra)’ın naklettiği ve devlet başkanlarının kapısında duranların fitneye sürükleneceğini (6), Ebu Hureyre (ra) tarafından rivayet edilen ve sultanlara yakınlaşanın Allaha uzak düşeceğini bildiren(7) hadisler gibi birçok rivayete de Müsned’de yer verilmiştir.
Bütün bu hadisler, Ahmed b. Hanbel’in zalim hükümdarlarla ilgili rivayetlerin tamamını Mütevekkile karşı kullanılmaması için Müsned’den çıkardığı iftirasına cevap vermektedir.
c) Bazı kimseler şuan Müsned'de bulunan zalim sultanlarla ilgili hadislerin Abdullah b. Ahmed tarafından Müsnede sonradan ilave edildiğini savunmaktadırlar.
Müsned günümüze İbnu Hanbel’in oğlu Abdullah ve onun talebesi Ebû Bekir Ahmed b. Ca‘fer el-Katîî’nin rivayetiyle gelmiştir.
Abdullahın ve el-Katîî'nin Müsned'e sonradan ilâvelerde bulunduğu doğrudur. Ancak bu ilaveleri Ahmed b. Hanbelin rivayetlerinden ayırmak mümkündür. Şöyle ki:
- Ahmed b. Hanbel'in rivayetleri şu sigayla başlar: Haddesenî Abdullah haddesenî Ebî
- Abdullah'ın ilaveleri şu sigayla başlar: Haddesenî Abdullah, haddesenî fülân (bana Abdullah anlattı, ona da falanca anlattı ki)
- el-Katî'î'nin ilâveleri de şöyle başlar: Haddesenî fülan (bana falanca anlattı ki)
Ayrıca Abdullahın zevâidi (ilaveleri) sayıca fazla değildir. Âmir Hasan Sabri'nin araştırmasına göre Abdullah, Müsnede 229 hadisi ilâve etmiştir(8).
Katîî'nin de ilaveleri birkaç taneyi geçmez. Nitekim Dahîl b. Sâlih el-Luheydân, el-Katîî’ye ait ziyadeleri tahric ettiği çalışmasında tesbit ettiği ziyade sayısının dört olduğunu belirtmiştir(9).
O halde Müsned'de bulunan zalim sultanlarla ilgili hadislerin Abdullah b. Ahmed tarafından Müsnede sonradan eklendiğini söylemek hatalıdır. İlgili hadislerin sevk sigalarından bunların Abdullaha değil, İmam Ahmede ait olduğu anlaşılmaktadır.
İddia:
Abdullah b. Ahmed’den Müsned’i tek bir kişi rivayet ediyor, tek bir kişi: el-Katîî. Katîî, “Abdullah’ın kucağına otururdum, çocuktum.” diyor. Müsned’in içinde otuz bin rivayet var. Onu rivayet eden ise bir kişi, o da çocuk...
Cevap:
a) el-Katîî adaleti ve zabtı bilinen sika (güvenilir) ravidir. Değerli bir hadis hafızı ve döneminde “Müsnidü’l-Irâk” diye tanınan hadis âlimidir.
Dârekutnî ve Hakim de Katîî'nin sika olduğunu belirtmektedir(10).
Böylesine güvenilir bir kişinin rivayetine itimat edilemeyeceğini söylemek mümkün görülmemektedir.
Asr-ı Saadet’te bir kişinin getirdiği haberle amel edildiğini gösteren örnekler mevcuttur(11). İmam Şafii de sahih olma şartını taşıyan haber-i vahid’in dinde delil olduğunu söylemiştir(12). Aynı zamanda mu’tezile alimlerinden Ebü’l-Hüseyin el-Hayyat’ın, “Biz adil bir kişinin verdiği haberin ilim gerektirmediğini savunuruz”(13) şeklindeki açıklaması mevcuttur.
Dolayısıyla, Müsned’in Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’den tek bir ravi tarafından rivayet edilmesi bir sorun teşkil etmemelidir.
b) İddiada sözü geçen “Abdullah’ın kucağına otururdum, çocuktum.” ifadesi bağlamından koparılmış ve böylece el-Katii’nin Müsned’i çok küçük yaşta dinlediği lanse edilmektedir.
Halbuki el-Katıî’nin ifadeleri şöyledir: “Abdullah b. Ahmed bize gelirdi, kendisine hadis okunurken ben onun kucağında otururdum.”(14)
Burada Katii’nin Müsned’i çocukluk devrinde dinlediğine dair bir bilgi yoktur.
c) Abdullah b. Ahmed’in hicri 290 yılında vefat ettiği, el-Katii’nin de 274-368 yıllarında yaşadığı dikkate alınırsa, Abdullah öldüğünde Katii’nin 16 yaşında olduğu sonucu çıkar ve onun Müsned’i 15-16 yaşlarında ezberlediği belli olur.
İnsanlarının dikkatlerinin dağıldığı, hafızaların zayıfladığı bu devirde bile bir kere okuduğunu ezberine alan, hafızasında onlarla kitap bulunan zeki çocuklar; oldukça zor matematik işlemlerini ezbere yapan yaşı az ama zekası yüksek olan yetenekler yetişebiliyor. Peki tüm dikkatin ilme yöneldiği, takvanın ve zühdün zirvede olduğu o yıllarda, daha çocuk iken hadis meclislerinde bulunan büyük alim el-Katii’nin Müsned’i 15-16 yaşlarında ezberleyip rivayet etmesi neden imkansız olsun?
d) Müsned'in içinde otuz bin değil, 27.647 hadis (el-Arvaût neşri) vardır. Hadislerin önemli kısmı mükerrer (birden fazla yerde tekrarlanan) rivayetlerdir. Mükerrer hadisler ayıklandığı zaman Müsned'in hacmi bir hayli azalmaktadır.
İddia:
Ama o arada Müsned denize düşmüş, kaybolmuştur. el-Katii, işitmediği bir nüshadan da kaybolanların yerini doldurmuştur.
Cevap:
İbn Asâkir, Ebû Bekir el-Katî‘î’nin kitabının suya düştüğünü ileri sürer(15). el-Katiî’nin kitablarından bir kısmının suya düşmesi tabakat kitaplarıyla da uyumludur(16).
Katîî'nin kitablarından bir kısmının suya düşmesiden sonra işitmediği bir nüshadan kaybolan kısmı yazdırdığı için tenkit edenler olmuşsa da, bu tentit doğru değildir.
Katîî'nin öğrencilerinden olan Ebu Bekr el-Burkanî, kitaplarının kaybolmasından sonra tekrar başka kitaplardan yazmanın bir kusur olmadığını savunur. İbn Kesir de bu görüşü savunmaktadır(17).
Kitaplarının bir kısmının su altında kalması olayı Katîî'nin Müsnedin tamamını dinleyip ezberine almasından sonra vuku bulmuştur. Demek kaybolanların yerini işitmediği bir nüshadan yazdırdıktan sonra ilgili kısmı ezberi ile kontrol etmiştir.
Öte yandan, onun işitmemiş olduğu kitaptan yaptığı rivayetler önceki rivayetleri ile ters düşmemektedir. İbnu’l-Cevzî de buna benzer gerekçelerle el-Katîî’nin cerh edilemeyeceğini söyler(18).
Ayrıca Dârekutnî, Hakim, İbn Kesir gibi âlimler hadis ilmindeki titizliklerine rağmen el-Katîî’den rivayeti terk etmiş değillerdir. Eğer kitapların bir kısmının kaybolmasından sonra tekrar başka kitaplardan yazmak bir kusur olsaydı veya Katîî'nin nakillerini güvensiz kılsaydı, bu muhaddisler onun rivayetlerini terkederdi.
Halbuki Hatîb el-Bağdâdî ve İbnu’l-Cevzî, el-Katîî’den rivayette bulunmada imtinâ gösteren ve onun yaptığı rivayetleri delil olarak kullanmayı terk eden hiçbir kimseyi görmediklerini belirtmişlerdir(19).
Sonuç olarak, "el-Katii, işitmediği bir nüshadan da kaybolanların yerini doldurmuştur." iddiası bir tenkit nedeni değildir.
İddia:
Müsned’i el-Katii’den de bir kişi rivayet ediyor: İbnü’l-Müzhib. İbnü’l-Müzhib’in asla güvenilmez biri olduğu ve eline geçeni Müsned’e doldurduğu bilinmektedir.
Cevap:
Ebû Ali Hasan bin Ali bin Muhammed bin el-Müzhib et-Temîmî 355 yılında Bağdatta doğmuştur. el-Katii’nin öğrencisidir ve Müsned’i ondan dinleyip rivayet etmiştir.
İbnü’l-Müzhib (ö. 444/1052) Ebû Bekr bin Mâlik el-Katiî, Ebû Muhammed bin Mâsî, Muhammed bin İsmâil el-Verrâk, Dârekutnî, Ebü’l-Abbâs bin Mükrim ve İbn Şahin gibi büyük âlimlerden ders almış, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ini ezberlemiş ve “Müsned râvîsi” diye meşhur olmuştur.
İbnü’l-Müzhib’in eline geçeni Müsnede doldurduğu iddiası doğru değildir. Bu iddia Hatib el-Bağdadî'nin şu cümlelerinin tahrif edilmiş halidir: “Hasan b. Ali, Ebû Bekr el-Katîî’den Müsned’in tamamını rivayet etmiştir ve seması da sahihtir. Ancak Müsned’in bazı cüzlerine kendi ismini katmıştır."(20)
Hatîb’in bu eleştirisini değerlendiren Ebu’l-Ferec İbnü'l-Cevzî onu sert bir dille tenkit etmiş ve bu söyledikleri ile ancak muhaddislerin avamının bir râviyi cerh edeceğini belirtmiştir. Ayrıca bir râvinin hadisi işitmesi kesinleştikten sonra o râvinin işittiği hadisi kendi hattı ile yazması cerhini gerektirecek bir durum da değildir(21).
Sonuç olarak, İbnü'l-Müzhibin güvenilmez olduğu doğru değildir. İbnü'l-Cevzî, “Hakkında ancak hayır ve dindarlık biliniyor.” ifadesi ile güvenilir bir kimse olduğunu vurgulamıştır(22).
İddia:
Kettani, Müsnedin yok olduğunu, onu Abdullah b. Salim el-Basri tarafından toparlanıp neşredildiğini söylemiştir. Peki Abdullah b. Salim el-Basri ne zaman yaşamış? Hicri 1134’te vefat etmiş. Yani Ahmed b. Hanbel 241 senesinde vefat etmiş, elimizdeki Müsned 1134 yılında ölen Abdullah b. Salim el-Basrî'nin kendince toplayıp bize sunduğu nüshadır.
Cevap:
Müsned‘in miladi 12, 13, 14, 15 ve 16. asırlara ait yazma nüshaları çeşitli kütüphanelerde mevcuttur(23). Hal böyle iken el-Müsnedin yok olduğunu ve XVIII. yüzyılda Abdullah b. Salim’in kendince toplayıp bize sunduğunu söylemek iftira değil midir?
Ayrıca, el-Müsned’deki hadislerin çoğu, Kütüb-i Sitte ve bazı tanınmış muhaddislerin hadis kitaplarındaki rivayetleri derleyen el-Müsnedü’l-câmiʿ gibi eserlerde yer almaktadır. Bu gün elimizde Müsned üzerine yapılmış çalışmalar mevcuttur. Örneğin:
- İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449), Müsned‘deki hadisler üzerine İtrâfu’l-Müsnidi’l-Mu’telî isimli “etrâf”çalışması yapmış, yani bu eserdeki hadislerin metinlerini ilk kelimelerini esas alarak alfabetik sıraya koymuştur.
- Nûruddîn el-Heysemî (ö. 807/1405) Müsned‘de bulunup da Kütüb-i Sitte‘de bulunmayan hadisleri (zevâid) Gâyetu’l-Maksad isimli eserinde toplamıştır.
- Bunlar dışında matbu eserler arasında İbnu’l-Cevzî’nin (ö. 597/1201) Câmi’u’l-Mesânîd‘i(24) ile İbn Kesîr’in (ö. 774/1373) Câmi’u’l-Mesânîd ve’s-Sünen‘i(25) de Müsned‘in muhtevasını aktaran eserler arasında ilk akla gelenlerdir.
Görüldüğü üzre Müsnedde bulunan tüm hadisleri ihtiva eden yukarıdaki eserler Abdullah b. Salim el-Basriden (ö. 1134/1721) yüzlerce yıl önce telif edilmiştir. Öte yandan Müsned'in Abdullah b. Salimden altı asır önceye ait yazma nüshaları da elimizde mevcuttur.
Dipnotlar:
1. İbnü’l-Cezerî, el-Mes'adu'l-Ahmed fi Hatmi Müsnedi'l-İmâm Ahmed, Riyad, Mektebetü’t-tevbe, s. 10
2. İsmail Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul, 1985, s. 32
3. İbnü’l-Cezeri, Kitabu’l-Müs’adü’l-Ahmed, s.11; Zehebi, Siyer, XI, 329
4. el-Müsned, II, 301
5. Ahmed b. Hanbel, Müsned (nşr. Şuayb el-Arnaût v.dğr.), Beyrut 1416/1995, hadis no: 29
6. a.g.e., hadis no: 3362
7. a.g.e., hadis no: 8836
8. Âmir Hasan Sabri, Zevâidu Abdullah b. Ahmed b. Hanbel fî’l-Müsned, Dâru’l-Beşâir el-İslâmiyye, Beyrût 1990, s. 124
9. Dahîl b. Sâlih el-Luheydân, Ziyâdâtü’l-Katiî alâ Müsnedi’l-İmam Ahmed, el-Câmia el-İslâmiyye, Medîne 2001, s. 123
10. İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, VII, 93; Siyeru a'lami'n-nübelâ, XVI, 212-213
11. Buhari, Ahbâru’l-âhâd, 1-6
12. er-Risale, 359
13. Kitâbü’l-İntisâr ve’r-red ʿalâ İbni’r-Râvendî el-mülhid, Beyrut 1957, s. 55
14. Târîhu Bağdâd ev Medîneti's-Selâm, IV, 73
15. İbn Asâkir, Tertîbü esma, s. 33
16. İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 145
17. el-Bidâye ve'n-Nihâye, XI, 312
18. İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XIV, 461
19. Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdâd, V, 116; İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XIV, 461
20. Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdâd, VIII, 393
21. İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XV, 337
22. İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XV, 336
23. Sezgin, Târîhu’t-Turâs, I/2, 220-1
24. İmam Ahmed’in Müsned‘i, Sahîhân ve Sünen-i Tirmizî‘deki hadislerin, sahabî ravilerinin alfabetik sırasına göre dizilmesiyle oluşturulmuştur; 8 cilt halinde matbudur.
25. Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya’lâ ve el-Bezzâr’ın Müsned‘leri, Kütüb-i Sitte ve et-Taberânî’nin iki Mu’cem‘indeki hadislerin sahabî ravilerinin alfabetik dizilimine göre zikredildiği bu eser de 37 cilt halinde basılmıştır. İbn Kesîr’in ömrü vefa etmediği için tamamlayamadığı Ebû Hureyre (ra) müsnedlerinin bir kısmı da bu baskıda Abdüsselâm b. Muhammed Allûş tarafından eserin sonuna ilave edilmiştir.
K a y n a k l a r :
- Bahadır Opus, "Ahmed b. Hanbel'in Müsned'ine yönelik tenkitlerin değerlendirmesi", Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2016
- Kandemir, Mehmet Yaşar, “el-Müsned”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 32, TDV Yayınları, İstanbul 2006
- Polat, Salahattin, “Abdullah b. Ahmed b. Hanbel”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 1, TDV Yayınları, İstanbul 1988
- Canan, Prof. Dr. İbrahim, “Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi”, c. 1, Akçağ Yayınları 2016
- Çakan, Dr. İsmail Lütfi, “Hadis Edebiyatı”, İstanbul 1985
- Arif Alkan, "Ahmed b. Hanbel'in Hadis Anlayışı ve Müsned", Basılmamış Doktora Tezi, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1997
- Salih Salı, “Ahmed b. Hanbel’in Hayatı, Eserleri ve Hadis İlmindeki Yeri”, Harran Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa 2015
- Bekir Kuzudişli, “Müsnedleri Dışında Zikredilen Sahâbîler Bağlamında Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i -Ebû Hüreyre Örneği-”, Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD), VIII/2, 2010
- Ebubekir Sifil, "Mustafa İslamoğlu Patentli Yalanlar Serisi Güncellenmiş!", https://ebubekirsifil.com/s/mustafa-islamoglu/patentli-yalanlar-serisi/ (erişim: 22.07.2020)