Bir Sitede Bazı Hadisler Gördüm. Kur'an'ın Bir Kısmının Kayıp Olduğunu Anlatıyorlardı. Bu Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?

Cevap 1:

Kur'anın çoğu suresi ve ayeti mushaflara yazılmadan kaybolmuş. (Suyuti)

Kur’an’ın herhangi bir sure veya ayetinin kaybolması asla söz konusu değildir.

Bu hususta bazı ayetlerin nesh olunduğuna dair verilen misaller vardır. NESİH İslam’da bilinen bir husustur. Bununla beraber, ilgili bazı rivayetlerin doğru olmadığı tespit edilmiştir. Ahzap suresinin daha önce bu kadar ayeti vardı… Recim ayeti diye söylenen şeyler vardır.. Bunların sahih rivayetler olmadığı alimler tarafından kabul edilmiştir. Bu konudaki bazı bilgiler bizim Sitemizde de vardır. (NESH-RECİM konusuna bakılabilir.)

- Ayrıca bu gibi konularda sadece (Suyuti) demekle kaynak vermiş olmayız. Suyuti’nin onlarca kitabı vardır. “Hangi kitapta, hangi sayfasında olduğu” belirtilmeli ki, biz de ona göre bir yorum yapabilelim...

- Şunu çok net olarak belirtmeliyiz ki,
“Hiç şüphe yok ki o zikri / Kur’ân’ı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr, 15/9)
mealindeki ayette yer alan Allah’ın Kur’an’ı korumaya ait ilahî garantisine aykırı olan hiç bir bilgi ve belge kabul edilemez. Bu gerçek Kur’an’a iman etmiş her mümin için geçerlidir.
Cevap 2:
Bakara suresinin 238.ayeti mushaflara eksik yazılmış. (Muslim Nesai Ebu Davud Tirmizi)
Bakara suresinin 238. ayetiyle ilgili bilgi tam bir çarpıtma örneğidir. Ayetin eksikliği diye bir şey yoktur. Bu konudaki hadis rivayetleri şöyledir:
Hz. Aişe’nin kölesi Ebu Yunus anlatıyor: “Hz. Aişe kendisi için bir Mushaf yazmamı istedi. Ve: ‘Namazlara, hele salat-ı vustaya dikkat edin ve kalkıp huşû ile Allah’ın divanında durun’ (Bakara, 2/238) ayetine geldiğin zaman bana haber ver.” dedi. Ben o ayete geldiğimde kendisine haber verdim. Bana ayeti: ‘Namazlara, hele salat-ı vustaya ve ikindi namazına (salati’l-asri) dikkat edin.’ şeklinde (“salati’l-asri” ilavesiyle) yazdırdı.” (Müslim, Mesacid, 207)
- Bu hadise dayanarak bazı alimler, “salati’l-asri” cümlesinin lafzı neshedilmiş olduğunu söylemişlerdir. (bk. Müslim, Mesacid, 208)
- Ancak, burada yer alan “Salatu’l-Asr” ifadesi, -ayetin bir parçası değil- Hz. Peygamber (asm)'in bir nevi tefsiridir, “Salatu’l-Vusta”nın açıklamasıdır.Nitekim, Hz. Ali’den gelen rivayette Hz. Peygamber (asm)'in Hendek savaşında da “Bunlar / kâfirler bizi “ani’s-salati’l- vustada” (dedikten sonra, bunu açıklamak için) “ani’s-salati’l-asri” (ikindi namazından) alı koydular…”demiştir. (Müslim, Mesacid, 205, 206)
- İmam Nevevi de Hz. Aişe’nin “ikindi namazı” ilavesiyle yazdırdığı rivayette yer alan söz konusu “ve salati’l-asri” (ikindi namazı) cümlesinin ayet olamayacağını belirtmiştir. Zira Kur’an tevatür yoluyla gelmiş, bu ise mütevatir değilidr. (bk. Nevevi, Şerhu Müslim, 5/131)
Cevap 3:
Felak ve Nas suresi aslında birer kuran suresi değildir (Hanbel Taberani Bezzar)
Felak-Nas surelerinin Kur’an’ın birer suresi olduğu, bütün İslam ümmeti tarafından kabul edildiği gibi, hadis kaynaklarında da bu husus belirtilmiştir.
Soruda kaynak olarak gösterilen İbn Hanbel’de birçok hadis rivayeti vardır. Bunlardan biri şöyledir:
İbn Abbas anlatıyor: Resulullah (asm) bana hitaben: “Allah’a sığınmak isteyenlerin en güzel sığınma vesilesini söyleyeyim mi?” deyince “Evet ya Resulellah!” dedim. Bunun üzerine: “Bu, Kul Euzu birabbi’l-felak, Kul Euzu birabbi’n-nas (Felak-Nas) sureleridir.” dedi (İbn Hanbel, Muessestu’r-risale, 1421/2001, 28/530)
Bu iki surenin Kur’an’dan birer sure olduğunu bildiren pek çok rivayet vardır. Misal olarak İbn Hanbel’den bakabiliriz. (bk. İbn Hanbel, 28/575, 583, 612; 33/406; 34/348)
Cevap 4:
Kehf suresinin 79.ayetindeki bir kelime mushafa yanlış yazılmış. (Buhari)
Kehf suresinin ilgili ayetinin meali şöyledir:
“Evvela, o gemi, denizde çalışan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira öte yanında, sağlam olan bütün (sağlam) gemileri gasbeden zalim bir hükümdar vardı.” (Kehf, 18/79)
- Buhari’deki bilgi şöyledir: “İbn Abbas bu ayeti okurken: (parantez içinde gösterdiğimiz) "salihetin / sağlam” kelimesini ilave ederek okurdu. (Buhari, Tefsir sureti 18)
Bu okuma, İbn Abbas’ın bir tefsiridir, bir açıklamasıdır. Zaten Buhari’de, İbn Abbas’ın “bunun ayetin bir parçası olduğunu” söylediğine dair bir ifade yoktur.
Cevap 5: 
Leyl suresinin 3.ayetinde bir kelime fazla yazılmış. (Buhari) 
Leyl Suresinin 3. ayeti “ve mâ haleke’z-zekera ve’l-unsâ” (Erkeği de dişiyi de yaratan kudret hakkı için...) şeklindedir. Buhari’de yer alan rivayete göre, Alkame, İbn Mesud’un ilgili ayetin “zekeri ve’l-unsa” (Erkeğe ve dişiye yemin olsun) şeklinde okuduğunu söylemiştir. (Buhari, tefsiru sureti 92)
- İbn Hacer’in bildirdiğine göre, bazı alimler bu ayetin ilk şekli son şekliyle neshedildiğini belirtmişlerdir. Ayrıca, Buhari’deki bu rivayet mürseldir. Senedinde kopukluk vardır. (İbn Hacer, 8/707)
Bununla beraber, İbn Mesud’un talebeleri sayılan kimselerden burada adı geçen kimseler (Alkeme ve bir iki kişi) dışında hepsi de şu andaki Mushafta yer alan şekliyle (ve ma haleke’z-zekera ve’l-unsa) okumuşlardır. (ibn Hacer, a.d.y)
Kaldı ki, Kufe kıraatinin kaynağı İbn Mesud ve Alkame olduğu halde, Kûfe’de hiç bir kimse bu rivayette zikredilen şekliyle bu ayeti okumamştır. (İbn Hacer, a.y)
İbn Hacer, bu açıklamalarıyla bu rivayette yer alan bilgilerde tereddüt olduğunu belirtmek istemiştir. Acaba, İslam alimlerinin yüzde 98’inin okuduğu bir tarz dururken, yüzde ikisinin okuduğu bir tarza itibar edilebilir mi? Elbette edilemez.
Yine İbn Hacer’in belirtiği gibi, şu andaki Mushafta yer alan ayetin şekli daha kuvvetli bir isnatla Hz. Ebu’d-Derda’ya dayandırılmış ve bütün ümmeti bunda karar kılmıştır. (İbn Hacer, a.y)
KAYNAK: sorularlaislamiyet.com/sacin-veya-sakalin-beyazlamasi-allah-tarafindan-bir-lekelenme-midir
Cevap 6:
Tevbe Suresi uzunluğundaki bir Kur’an suresi Mushaflara yazılmamış. (Zerkeşi)
- Beyyine Suresi Mushaflara eksik yazılmış. (Tirmizi)
 Bir rivayette “Berae/Tevbe suresi uzunluğunda bir sure inmiş ve sonra da ortadan kaldırılmıştı, yalnız şu ayetleri ezberde kalmıştır: "Allah bu dini hiçbir değeri olmayan kimselerle de güçlendirecektir. Eğer insanoğlu için iki vadi dolusu malı olsa üçüncüsünü de isteyecektir. Âdem çocuklarının gözünü ancak toprak dolduracaktır. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder.”(bk. Tahavî, Müşkilu’l-âsar, 2/419; İtkan, 2/)33).
- Diğer rivayette ise, “…Eğer insanoğlu için iki vadi dolusu malı olsa üçüncüsünü de isteyecektir. Âdem çocuklarının gözünü ancak toprak dolduracaktır. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder.” mealindeki (sözde) ayetin metni, -Tevbe suresinin değil-, Beyyine suresinin ayetleri olarak gösterilmiştir. Ve ilk cümlesi ise, “Allah bu dini hiçbir değeri olmayan kimselerle de güçlendirecektir.” şeklinde değil, “Biz malı namaz kılmak ve zekatı vermek için indirmiş bulunuyoruz” şeklindedir.(bk. İtkan, a.g.y).

- Önce şu husus iyi bilinmeli ki; bu gibi rivayetlerin ifadelerinde -habersiz bir şekilde- kaybolan ayetlerden söz edilmemektedir. Bilakis, önceden inmiş, daha sonra nesh edilerek ortadan kaldırılmış ayetlerden söz edilmektedir. Bu rivayetlerin kaynaklarda yer almalarının sebebi de budur. 

- Bununla beraber, görüldüğü gibi ayet diye iddia edilen bu metnin tercümesi, konudan konuya atlamaktadır. Arapça asıl metni ise Kur’an’ın üslubuna hiç benzememektedir. 

Kaldı ki, genel olarak bu ifadeler bir kutsi hadisin metni olduğu bilinmektedir. 

Özetle: Bu konuda güvenilir bir rivayetin söz konusu olmadığını düşünmekteyiz.

İbn Mesud’un rivayeti:

- Abdullah b. Mesud’dan gelen bu rivayet -sahih olduğu takdirde-, Kur’n’da neshin olduğunu (bir hükmü ifade eden bazı ayetlerin yürürlükten kaldırıldığına dair bir kuralın) olduğunu gösterir. Başka da bir şey göstermez.

Cevap 7:

Tarihteki ilk Mushaf oluşturulmadan önce birgün aç bir keçi; Aişe annemizin karyolasının altındaki, recm ayetinin yazılı olduğu sayfayı yemiş ve o nedenle bu ayet Mushaflara yazılamamış. (İbn-i Mace, Hanbel)

Müslim’in İbn Abbas’tan yaptığı rivayete göre Hz. Ömer şöyle demiştir: “Allah, Muhammed’i hak ile gönderdi. Ve ona Kitabı vahiy etti. Ona vahiy edilen  şeylerden biri de recim  ayetidir. Biz  bu ayeti okuduk, anladık. Aklımıza koyduk. Hz. Peygamber recmetti. Ondan sonra biz de recmettik. Korkarım ki, uzun bir zaman geçtikten sonra, birileri kalkıp ta; biz Allah’ın kitabında recim ayetini görmüyoruz, diyecek ve böylece Allah’ın vahiy ettiği bir farizayı/yapılması gereken bir görevi ihmal ederek dalalete düşecekler. Halbuki, zina eden evli her erkek ve kadının recmedilmesi hususu Allah’ın kitabında vardır. Yeter ki bu fiil, şahitlerle veya gebelikle yahut da suçu itiraf etmekle sabit olsun.” (Müslim, Hudud, 4, Buharî, Hudud, 31).

Bu rivayeti birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:

a. Evvela; bu hadiste, Kur’an’dan herhangi bir şeyin kaybolduğunu gösteren bir ifade yoktur. Bilakis, vurgulanan şey, recim konusunda da önceleri okunan bir ayetin bulunduğu, ancak daha sonra lafzının nesh edildiği, fakat hükmünün baki kaldığı hususudur. Hz. Ömer’in endişesi, ileride insanların, lafzı nesh edilmiş bu ayetin hükmünün de kalktığını zannedip veya böyle bir ayetin olmadığını söyleyip recim hükmünü uygulamamalarıdır.

b. Rivayetlerde gelen Recim ayetinin metni farklılık göstermektedir. Bu ise, bu metnin ayet olma ihtimalini zayıflatıyor. Arapça’yı bilen bir kimse, bu metinlerin -bizzat Kur’an’da geçen “Allah Alimdir, Hakimdir” gibi ifadelerin dışında- Kur’an’ın ayetlerine hiç benzemediğini görecektir.

Hadis rivayetinin metni için bk. Ahmed b. Hanbel, V/132,183; İbn Mace, Hudud, 9; Hakim, el-Müstedrek, IV/359.

c. Bu rivayetin metninde geçen “şeyh/şeyhet” kelimeleri yaşlı erkek ve yaşlı kadın demektir. Bu kelimelerin anlamına göre, evli olsun, olmasın, kırk yaşını geçenler/yani yaşlı olanlar zina ettikleri takdirde recim cezasını görürler. Yaşları kırkın altında olanlar -yaşlı sayılmadıklarından- yine evli olsun olmasın yalnız yüz değnekle cezalandırılır. 

Bu ise, recim cezasını yaşlı olsun, genç olsun, evli olan herkes için geçerli olduğunu ifade eden pek çok sahih hadislerin ve cumhur-u ulemanın kabul ettiği görüşlerine tamamen ters düşmektedir.(bk. Cezerî, el-Fıkhu ala’l-Mezahibi’l-Arbaa, IV/258-259).

Nitekim rivayete göre, Hz Amr b. As ve Hz. Zeyd b. Sabit,  Kur’an‘ı Mushaf halinde yazarken, aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir:

Zeyd dedi ki: “Ben böyle bir ayeti Hz. Peygamber’den duymuştum.”

Amr b. As şöyle cevap verdi: “Böyle şey olur mu? Görmüyor musun/hep bildiğimiz, öğrendiğimiz şu değil mi ki; bekâr olduğu takdirde -yaşlı da olsa- değnek cezasını, evli olduğu takdirde -genç de olsa- recim cezasın hak ediyor.(Bk. Ahmed b. Hanbel, V/183; Hakim, IV/360). 

d. Bütün bu sebeplerden dolayıdır ki, ünlü fıkıh âlimi, el-Cezerî gibi bazı alimler “bu tür rivayetlerin doğru olmadığından asla şüphe etmediklerini” belirterek görüşlerini açıkça ortaya koymuşlardır(bk. Cezerî, a.g.y).

e. Şunu da vurgulamalıyız ki, -Zerkanî ve Cezerî’nin de ifade ettiği gibi- bütün ümmetin ittifakıyla, mutevatir/en sağlam bir yolla bize kadar gelen Kur’an’ın ayetleri, böyle ahad/mutevatir olmayan rivayetlerle ispat edilemez, Kur’an olarak kabul edilemez.(bk. Zerkanî, Menahil, 1/288; Cezerî, a.g.e., 4/257).

f. Sonuç  olarak şunu söyleyebiliriz ki;  gerek Hz. Aişe’den,  gerekse Hz. Ömer’den gelen rivayetlerden Kur’an’dan bazı ayetlerin eksik olduğu sonucunu çıkarmak doğru olmadığı gibi, bunu iyi niyetle bağdaştırmak da mümkün değildir. 

Olsa olsa bu rivayetler, lafzı mensuh hükmü baki bazı ayetlerin söz konusu olduğuna işaret etmektedir.

KAYNAK: sorularlaislamiyet.com/kuranda-olmayan-ayetler-oldugu-iddia-ediliyor-buna-nasil-cevap-vermek-gerekir-0

Değerli takipçilerimiz,

Yukarıda açıklamalarını bulup sizlerle paylaştığımız birkaç hadis metni, Edip Yüksel isimli kişinin sitesinden alınmıştır.

Bu hadislerin ne kadar çarpıtıldığını ve asıl metnini gizlemek için de kaynaklarının doğru düzgün belirtimediğini kolayca anlayabilirsiniz.

Kendisini ve sahte peygamberini haklı göstermek için Efendimizin (asm) hadislerini bu kadar çarpıtan bu şahısın 2 Kuran ayetini inkar ettiğini biliyor muydunuz?

Daha fazla konuşmadan bu kişinin ifşasını yapan, savunduğu 19 mucizeninin ve peygamberinin (!) batıl olduğunu kanıtlayan değerli kardeşimizi izlemenizi tavsiye ediyoruz:



0 Yorum:

Yorum Gönder