Şu İddiaya Cevap Verir misiniz? "Nisa Suresinin 25. Ayetinde Zina Cezasının Bölünebileceği Söyleniyor. Ayette, Cariyelere Hür Kadınların Cezasının Yarısı Uygulanır, Buyuruluyor. Recmi İse Yarıya Bölmek Mümkün Değildir. Demek ki Recm Yoktur".

"...Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır..." (Nisa, 4/25) ayetinde "hür kadınlar" şeklinde tercüme edilen kelime "الْمُحْصَنَاتِ"="el-muhsanâti" kelimesidir.

Bu kelimeyi, ayette “evli olan hür kadınlar” değil, “bekâr olan hür kadınlar” mânasında da anlamak mümkündür. Zaten eskilerin büyük çoğunluğu burada kelimeyi, “evli kadın” değil, “bekâr olan hür kadınlar” mânasında anlamışlardır. Böyle kadınların zina yapmaları halinde cezaları yüz sopadır, câriyelere ise elli sopalık ceza uygulanacaktır. 

"Muhsanât" kelimesinin “namuslu” ve “evli” kadınlar mânasında da kullanıldığı bilinmektedir. Burada kelimeye “evli kadın” mânası vermeyi engelleyen karîne, evli kadınların zinasına uygulanan recim cezasının bölünemez oluşudur.

Bu tür müteşabih ayetleri anlamak için ya ilimde rasih olmak, ya da rasih alimlere başvurmak gerekmektedir. 

Delili ise şu ayettir:

Ali-İmran suresi 7. ayette Allah şöyle buyurmaktadır: 
"...Halbuki müteşabih ayetlerin tevilini (yani izahını) Allahtan ve ilimde rasih olanlardan başkası bilmez..."

Ayette geçen "müteşabih" - manası gizli olup, zahiri manasından başka manaya gelen demektir. "Rasih" sözünün luğat manası ise ilim ve fennin derinliyine vukufiyet, sağlamlık, tam anlamıyla sabit olmak ve yerleşmek demektir. Bu ayette Kuranın müteşabih kısmını sadece Allahın ve rasih alimlerin bileceği beyan buyurulmuştur. 

O halde diyebiliriz ki, Kuranın müteşabih kısmını anlayabilmek için tek yol ilimde rasih olmak ya da ilimde rasih olanlara başvurmaktır. Yüzüne bakmadan ayeti okuyamayan kimsenin mealden hüküm çıkarması ve gerçekte rasih olan alimleri devreden çıkararak kendini allame sanması çok vahim bir durumdur.

Madem ki bu ümmetin alimlerinin büyük çoğunluğu, Nisa, 4/25 ayetindeki bu kelimeyi, ayette “evli olan hür kadınlar” değil, “bekâr olan hür kadınlar” mânasında da anlamıştır, demek ki bu doğru bir hükümdür ve bu ayete binaen de recm inkar edilemez. 

Dolayısıyla, ayeti tek bir şekilde anlayıp: "Recmi nasıl bölebiliriz" sorusunu soranları biraz insafa davet ediyoruz. Zira ayet iki şekilde anlaşılmaya da müsait. "Ben sadece şu şeklini anlarım, başkasını anlamam, dolayısıyla recm yoktur" diyerek recmi inkar edenlere bir sözümüz yok. İlahi kelamın belağatını yok etmeye çalışanlara cezayı Rabbimiz verecektir.

İlave bilgi için bu makaleyi okumanızı istirham ederiz:

Söz konusu ayetin ilgili cümlesinin meali şöyledir:
“Cariyeler evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının/azabının yarısı uygulanır.”(Nisa, 4/25).
- Fırka-i dalleden Hariciler, bu ayete dayanarak İslam’da Recm cezasının olmadığını savunmuşlardır. (bk. Razî, Nisabûrî, Şa’ravî, ilgili ayetin tefsiri)
- Bu ayetin ifadesinin anlaşılmasındaki zorluk eskiden beri alimlerin dikkatini çekmiş ve bunu anlamaya gayret göstermişlerdir. Biz de gerek onların görüşleri gerekse ayetin ifadesinden anlaşılması mümkün olan bazı noktaları zikrederek haricilere cevap vermeye çalışacağız:
1) Önce şunu belirtelim ki, İslam alimlerinin/ehl-i sünnet alimlerinin cumhuruna göre, İslam’da Recm cezası vardır. Bu bir icmadır. İcma ise, edille-i şeriyeden biridir.
2) Ayetin ifadesinde “Muhsanat” kelimesi iki defa yer almıştır. Bu kelime, evli olan manasına geldiği gibi, hür olan kadınlar manasına da gelir. Ayetin başında zikredilen “Muhsanat” kelimesi evli kadınlar değil, “hür” olan kadınlar manasında kullanılmıştır. (Şa’ravî, ilgili ayetin tefsiri)
Nitekim meallerde de bu anlam verilmiştir: “İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın.”
Bu sebeple, ayetin son kısmında kullanılan “Muhsanat” kelimesi de aynı şekilde “hür” kadınlar anlamındadır. Çünkü, Arapça gramer kaidesi gereğince, “el-Muhsanat” başında bulunan “El” takısı, bir tarif edatı olup, bir önceki aynı kelimeye işaret eder. (İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)
- Keza Gramer kuralına göre, bir kelime aynı yerde iki defa “el” takılı olarak marife şeklinde kullanılırsa, ikinci kelime birinci kelimenin aynısıdır.
Bu sebeple bu ayetin ilgili cümlesinde tekrar edilen “el-Muhasanat”tan maksat, hür kadınlar demektir. (bk. eş-Şenkîtî, Advau’l-Enbâ, ilgili ayetin tefsiri)
3) Recmin bölünmesi mümkün olmadığına göre, ortada recmin uygulandığını gösteren sahih hadisler olduğuna göre, bu ayetin tevilini Sünnete uygun yapmak gerekir. Çünkü, Kur’an’ın ilgili hükmü, sözlüdür tevile ve ihtimallere açıktır. Sünnette uygulanan Recim hükmü ise fiilidir, kabil-i tevil değildir. O halde ayetin ifadesi, fiilen uygulanmış sünnetin hükmüne ters düşmeyecek şekilde anlaşılmalıdır. Öyleyse ayette yer alan “el-Muhsanat” kelimesini -evli değil- hür kadınlar manasında anlamak şarttır. (krş. eş-Şa’ravî, a.y)
- Sahih sünnet ile ayetin ifadesi arasında görünürde var olan çelişkiyi ortadan kaldıracak bir tefsir şekli, İslam’ın ruhuna daha uygundur ve bu açıdan da yegâne çözüm yoludur.
- Çünkü recmin uygulandığını gösteren sahih hadisler vardır.
Bunlardan biri şöyledir. Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Zeyd b. Halid el-Cüheni’den yapılan rivayete göre;
“Bedevi Araplardan iki kişi Resulullah’ın huzuruna vardılar ve onlardan biri: ‘Ey Allah’ın Resulü! Benim oğlum şu adamın yanında ücretli / işçi olarak çalışırken karısıyla zina etti. Ben de oğlumun (bu suçundan dolayı) fidye olarak bu adama yüz koyun bir de hizmetçi / köle verdim. Sonra ehl-i ilimden sordum bana: ‘Oğluma yüz değnek bir de bir yıl sürgün cezası olduğunu, onun karısına da recim cezası olduğunu.’bildirdiler.
(Adamı dinleyen) Hz. Peygamber: ‘Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ben şimdi aranızda şanı yüce Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim: Verdiğin yüz koyun ile hizmetçi / köle sana geri verilecek; oğluna yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası uygulanacaktır” diye buyurdu sonra da Üneys(el-Eslemî)’ye dönerek ‘Ya Üneys! Bu adamın karısının yanına git, eğer suçunu itiraf ederse onu recmet.’ dedi. Kadın suçunu itiraf etti ve recmedildi.” (bk. Buhari, Hudud, 30; Müslim, Hudud, 25; Ebu Davud, Hudud, 25; Tirmizi, Hudud,8; Nesaî, Kudat,22; İbn Mace, Hudud, 7; Darimi, Hudud, 12; İbn Hanbel, 4/115-116)
- Dikkat çekici bir husus da şudur ki; Bu sahih hadisin ifadesine göre, Hz. Peygamber bekar olana yüz değnek, evli olan kadına recim cezasını verirken, “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ben şimdi aranızda şanı yüce Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim.” demesidir. Demek ki, Hz. Peygamber beş vakit farz namazların rekat sayısını, nasıl kılınacağını ve daha birçok ibadet konusuyla alakalı hükümleri -Kur’an’da açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen- onları Tebyin/Kur’an’ı açıklama vazifesi çerçevesinde açıkladığı gibi, recim cezasını da bizim görmediğimiz bir şekilde Kur’an’da var olan işaretlerinden anlamıştır.
Bu sahih hadislerdeki ifadesinden öyle anlaşılıyor. Bu hakikat, İmam-ı Şafii’nin “Hz. Peygamberin sünneti Kur’an’ın bir açıklamasıdır” şeklindeki hükmünde ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.

4) İmam Şafii bu ayete dayanarak cariyeler için recim cezasının söz konusu olmadığını belirtmiştir. Çünkü recim ölüm anlamına geldiğine göre, bunun yarılanması mümkün değildir. O halde yarılanabilen bir cezadan söz edilmektedir ki, o da hür-bekâr kadınların cezası olan yüz değnektir. Demek ki, bu ayette, cariyeler için tespit edilen yalnız hür-bekâr kadınlara verilen cezası olan yüz değneğin yarısı olan elli değnekten söz edilmiştir. (bk. İbn Kesir, a.y)
KAYNAK: sorularlaislamiyet.com/nisa-suresi-25-ayete-gore-evlilere-verilecek-zina-cezasinin-sopa-oldugu-soylenebilir-mi

0 Yorum:

Yorum Gönder